Rüyayı çok derin bir değerlendirme aracı olarak düşünebiliriz. Sadece psikoterapide değil, insan rüyalarını kendi değerlendirdiğinde de oradaki benzerlikleri ve temayı fark edebilir;kendi zihninde neleri barındırıp neleri barındırmadığını görebilir. Rüyanın kendisi bir yansıtmadır. Hem yadsınan hem de yaşatılan görülür aslında. Hayatta olduğu gibi gene bu zıtlıklar ortaya çıkar rüyada. Rüya çalışıldıkça, insan yadsıdığı tarafıyla temas edebilir.
Rüya, uykunun rem evresi denilen hızlı göz hareketleriyle bağlantılı hem görsel hem de işitsel algı ve duygular bütünüdür. Ruhun bedenden ayrıldığı zamanda yaşanan olaylar bütününede rüya demek mümkündür. Yaşayan her insan mutlaka rüya görmüştür. Bazı insanlar sıklıkla rüya görürken bazıları çok nadir rüya görebilir. Rüyalar hızlı bir şekilde gerçekleşmektedir. Birkaç saniyelik rüyalarda bile uzun ve değişik rüyalar görebiliriz aslında. Yapılan araştırmalara göre gördüğümüz rüyaların birçoğunu unuttuğumuz tespit edilmiştir. Yalnızca bireyi üzen ve derinden etkileyen rüyaların akılda kaldığı görülmüştür.
Peki bilinçaltı nedir? Beynimizi vücudu yöneten bir bilgisayar olarak düşünelim. Bilinçaltınında bilgisayarı yöneten bir yazılım programı olarak düşünebiliriz. Doğumdan itibaren başlayan yazılımın ana hedefi bedeni korumak ve hayatta tutmaktır. Bilinçaltı yaşamımız boyunca depoladığımız bilgilerden oluşur. Bilinçaltımızda depoladığımız bilgiler bizim kişiliğimizi ve davranış şeklimizi ortaya çıkarır.
Rüyalar ve bilinçaltı arasında nasıl bir bağlantı vardır? Sigmund Freud, rüyalarımızın bilinçaltımıza açılan bir kapı olduğundan bahsetmiştir. Uyanıkken bastırılan duygularımızı ve arzularımızı rüyalarımızda gerçekleştirebiliriz. Korkularımız rüyalarımızda karşımıza çıkabilir. Bazen bu korkuları yenebilir bazen ise onlarla başetmeye çalışarak buluruz kendimizi. Her insan her gününün ortalama 2 saatini rüya görerek geçirmektedir. Ancak rüyaların birçoğunu çok çabuk unuturuz. Görülen rüyalar çok sıradan gerçeğe yakın olabileceği gibi fantazilerle yüklü gerçek üstüde olabilir.Uyku sırasında arzuları bastırmanın gücü azalmaktadır. Bastırmanın gücü azaldığında arzular serbestçe dışa vurulabilir.
Peki rüya bilinçaltı mıdır? Zihnimiz bir buzdağı gibidir. Bilinçli zihin buzdağının su üzerinde kalan küçük kısmıdır. Bilinçaltı ise suyun altında kalan dev büyüklükteki asıl bölümdür.Uyanık olduğumuz zamanlarda bilinçli kısım faaliyettedir, uykudayken ise bilinçaltındaki zihin ortaya çıkar ve bu sırada asıl bu bölüm etkili olmaktadır. Bilinçaltı biz farkında olmadan çalışan biz uyku halindeyken vücut fonksiyonlarımızın çalışmasını sağlayan kısmımızdır. Belki gerçekte mümkün olmayacak birçok şeyi rüyalarda deneyimleriz. Hayatta olmayan sevdiklerimize dokunur onlarla konuşuruz mesela. Tarifi zor belkide dile dökülemeyecek kadar tuhaf rüyalarda görebiliriz. Aslında gördüğümüz her rüya bir anlama gebedir. Huzursuz ve sıkıntılı olduğumuz dönemlerde bu etkiler bilinçaltımızada yansır. Gördüğümüz rüyalar çoğunlukla korkutucu ve huzursuzluk verici olabilir. Hatırlamak istemediğimiz en derinlere ittiğimiz bazı duyguları gözümüze sokar ve hissettirebilir rüyalarımız. Bunun aksine pozitif etkiler altında olmamız ve kendimizi iyi hissettiğimiz dönemlerde aynı şekilde bilinçaltımıza yansımaktadır. Bu dönemdeki rüyalarımızın büyük bir kısmı güzel duygular uyandıran ferahlık ve mutluluk veren rüyalardan oluşmaktadır.
Rüya tabirlerinin bulunduğu birçok kaynak var fakat bunların geçerliliği tartışılır. Rüyaların anlamı kişiye ve kişinin yaşam biçimine göre farklılık gösterebilir. Rüya tabirlerinin yorumlanması genellemeden ileriye gitmez bu yüzden. Örneğin herhangi bir figür aynı rüyayı gören birçok insan rüyayı aynı şekilde yorumlayamaz çünkü kişinin ona yüklediği anlam ile figürün anlamıda değişebilir. Kısacası rüyalar genellikle rüyayı görenin kişiliğini,ilgilerini, endişelerini ve duygusal yaşantılarını yansıtır.
Comments